25 Şubat 2009 Çarşamba

“EBEDİ AZAP VE KORKUNÇ YARGILANMA”


Halep ve İskenderun Metropoliti Pavlos Yazıcı.
“EBEDİ AZAP VE KORKUNÇ YARGILANMA”

Mesih’te sevgili kardeşler,
Hz. Süleyman şöyle diyor: “Her şey boş, bomboş” ve Kral Davut şöyle terennüm ediyor: insan bir gölge gibi dolaşır boş yere çırpınır.
Gerçekten, boş şeyleri sevenler mal ve başka şeyler biriktirenler, hemen yok oluyorlar. Bu dünyevi şeylerden bir şey almadan giderler ve bu nedenle rahat etmezler. Her şeyi burada bırakacağız, doğduğumuz gibi çıplak gideceğiz. Ebediyete o ilahi Yargıcın önüne gideceğiz. Yürek hüznüyle ve çıplak olarak, derin bir üzüntü korku ve dehşet ile mahkeme önünde duracağız. Orada acıma, şefaat ve savunma yoktur. Orada herkes yaptığının söylediklerinin ve düşüncelerinin hesabını verecektir.
Ey kardeşlerim, geçekten orada dünya yaratıldığından beri benzeri görülmemiş bir korku ve endişe olacaktır. Bütün göksel güçler Serafim ve Şerubimler ile göklerdeki ve yeryüzündeki her şey görünecek, yeryüzündeki ve altındaki her şey titreyip sarsılacak. Mezarlar açılacak, ölüler kalkacak, diriler duracaktır. Allah’ın peygamberi olan Danyel, gelecekteki bu yargıyı, günahlarımızı yüklenmiş olarak gün doğumundan batışına kadar yargılandığımızda
nelere maruz kaldığımızı görünce korkudan sarsılacaktır. O anda dostlar ve
yakınlarımız nerede? Biriktirdiğimiz değerli mallar nerede? Fakir, yetim ve sefilleri hor görüp kovan ve her iyiliği kendine mal edip kendini mümin ve tercih edilenler olduğunu iddia edenler nerede? Yeryüzünde devamlı kalacağını iddia edip yüreklerinde Allah korkusu taşımayan ve gelecekteki azaba iman etmeyenler nerede? Yiyelim ve içelim nasıl olsa yarın öleceğiz (İşaya 22:13)
Bu yaşam nimetlerinden zevk alalım, sonra ne olacağa bakarız? Diyenler nerede? Allah merhametlidir, günahkârları affeder mi? Yargılanan günahkârlar adil mahkemeden kovulurlar, azaba sürülürler, orada ağlama ve gözyaşı vardır.
Arkalarına baktıkları zaman onlardan ayrılmış olan Salih insanları görürler. Cennetin güzelliğini ve göklerin nurunu ve Salihlerin yaşamlarında iyilik için yaptıkları mücadeleden dolayı yüce Allah’ın onlara hibe ettiği nimetleri görürler. Daha sonra bu günahkârlar yavaş yavaş yakınlarından, akrabalarından ve Salihlerden uzaklaşarak, bütün ümitlerini gerçek nura ve bütün mutluluk imkânlarını kaybetmiş olarak Allah’tan ayrılırlar.
O zaman tamamen terk edildiklerini, bütün umutlarının yokluğunu, hiç kimseden yarar ve şefkat kalmadığını anlarlar, acıyla ağlayarak, ah çekerek ve kör yüreğimiz bizi nasıl aldattı diye yakınırlar. Allah bize kutsal kitabı ile seslendi. Onu dinlemedik, bu yüzden şimdi ona haykırıyoruz. Ama O bizden yüzünü çeviriyor. Kendi kendimizi bu kötü duruma biz getirdik, çünkü bize bütün bunları bildirdi ama biz dinlemedik bize ihtarda bulundu ama korkmadık, bize vaazda bulundu yola gelmedik Allah’ın kelamını işittiğimiz halde inanamadık. Rabbin yargısı adildir. Şu anda hak ve adaletle yargılanıyoruz. Yaptıklarımızın karşılığını alacağız. Geçici zevkler karşılığı olarak, azabı alacağız ihmallerimiz nedeniyle sönmeyen ateşte yargılanacağız. Boş olan övünçler nedeniyle gerçek yücelikten,
gelip geçici hevesler uğruna cennet sevincinden, geçici zenginlikler yüzünden ebedi iftihardan sonsuza dek mahrum edildik. Herkes, Allah ve azizler bizleri terk etti. Yardım edilecek bir durumumuz yok. Tövbe zamanı geçti, gözyaşının hiçbir yararı yok. İşte günahkârlar bu şekilde sızlanacaklardır.
Ey azizler, ey resuller, ey peygamberler, ey şehitler bizi kurtarın, ey yaşam veren kutsal haç, rabbimizin validesi Meryem annemiz bizi kurtar diye haykıralım mı? Fakat hiçbiri bizi duymaz, duysa da bize bir yarar sağlamaz. Çünkü bütün şefaatler sona erdi. Böylece günahkârlar, ebedi ateşin ve ölmeyen kurtların bulunduğu cehenneme gönderilirler. (Markos 9:43)
Çağlar geçer, orada geçer her saat bir çağ kadar uzundur. Allah’ın sesi cehennem sakinleri üzerinde dolaşmakta ve şöyle demekte: “Ben hala kızgınım.” Bu söz oradakilerin kulaklarında yankılanır. Meleklerin zihinleri geçen çağları saymakta aciz kalır, azap çekenler ise bu azabın ne zaman başladığını unuturlar. Oysa Allah’ın o sözleri işitilmeye devam eder: “Ben hala kızgınım.”
Peygamberler, azizler ve resuller Rabbin bu korkunç yargı gününü anlattılar. Kutsal kitap şimdiye kadar bu korkunç yargı gününü bize ikaz etmektedir. “Ümitli olun, uyanık ve dikkatli olunuz, dua ediniz, tövbe ediniz ve her zaman hazırlıklı olunuz çünkü Rabbin geleceği günü ve saati bilemezsiniz. (Matta 25:13)” Yaşamın sorunları ve zevklerin sarhoşluğu, yüreğinizi ağırlaştırmasın. Çünkü o gün aniden gelebilir. (Luka 21:34) Peygamber ve Kral
olan Davut bu yargı gününü her zaman zikrederdi, öyle ki ağlamaktan yatağı gözyaşları ile ıslanırdı Allah şöyle yalvarırdı: “Kulunla yargıya girme, çünkü hiçbir canlı senin karşında aklanınız”.
O gün gelmeden, bu mücadeleye başlayalım. Kendimizi önemseyelim ki o korkunç saat mahkeme önünde yargısız durabilelim. Rabbimizin yüzüne, tövbeyle duayla oruçla ve gözyaşıyla çıkalım. O gelmeden biz Ona gidelim.
Çünkü herkesin korkuyla beklediği o kaçınılmaz ölüm saati birden karşımıza çıkacaktır. Bunu düşünenler azaldı. Ruhun bedenden ayrıldığı o an korkunçtur. O gün sözler dudaklarda durur ve dil konuşamaz bir hal alır. O gün dostlarımızı, kardeşlerimizi tanıyamayız, tanısak da onlarla konuşamayız. Etrafımızda şikayet eden çocukları görürüz ama onlardan yaslı bir yürekle ayrılırız. Çünkü o saatte ne dostlar ne de yakınlarımız bizim için önem arz etmez. Çünkü günahlarız bize sıkıntı vermektedir. Rabbin huzuruna nasıl çıkıp aklanacağız, affını nasıl kazanacağız ve sonumuz ne olacak kaygısı bizleri endişelendirmektedir.

ET YEMEME YORTUSU PAZARI

ET YEMEME YORTUSU PAZARI


“Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; indandaydım, yanıma geldiniz.”
Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’
İSA MESİH
MATTA İNCİLİNDEN ALINAN SÖZ
İncil : Matta : 25 ; 31 – 46
31“İnsan oğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. 32Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. 33Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
34“O zaman Kral, sağındaki kişilere,‘sizler babanın kutsadıkları, gelin!’ diyecek.‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! 35Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. 36Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.’ 37“O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? 38Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? 39Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’
40“Kral da onları şöyle yanıtlayacak:‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’
41“Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!42-43Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.’
44“O vakit onlarda şöyle karşılık verecekler:‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?
45“Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de, yapmamış oldunuz.’
46“Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.”

15 Şubat 2009 Pazar

TÖVBE KAPISI

Halep ve İskΧρώμα  κειμένουenderun Metropoliti Pavlos Yazıcı.
KAYBOLAN AKILLI EVLAT HAFTASI
~ Tövbe Kapısı ~
Χρώμα  κειμένου
«Kalkıp şimdi babama döneyim»
İncilin bu bölümü zihinlerimizde birçok soru yaratır. Mesela: Küçük oğul ayrılmayı isteyince babayı oğlunun bu düşüncesine saygı göstermeye ve malından ona düşen payı verip vedalaştırmaya iten neydi? Sevgi değil mi? Sevgi özgürlüğe, hatalı da olsa saygı duyar. Babanın, kaybolan oğlunun beklemesinin sebebi neydi? Ona olan sevgi ve şefkati değil mi? Bu babanın, oğlundan geçmişin hesabını soracak yerde onu dışarıya kadar gelip ikram ve öpücükle karşılamasının sebebi neydi? Sebep tabi ki ona olan sevgisiydi.
Bu baba ne kadar sevgi doluydu ki, büyük oğluna gidip içeriye girmesi için rica ediyordu. Sebep neydi? Herkese olan büyük sevgisiydi.
Ne büyüksün ey insanları seven. İşte Yuhanna’nın «Sevgi» diye tanıttığı Göksel Baba budur. Onu bu kelimeden başka iyi tanıtacak bir sıfat yoktur. Bütün bu soruların kolay cevapları vardır. Ama daha zor olan soru ise şudur: Küçük oğulu kalkıp babasına gitmeye iten sebep neydi?
Sorunun iki cevabı vardır. Birincisi, aynı günahtır. (Onu ayrılmaya iten günah). Günahlı yaşam hoştur. Günah keçi boynuzu gibi aldatıcıdır. İlk etapta çekici ve tatlıdır ama son tadı acıdır. Çoğunlukla günah birikimi tövbe için itici olur. İnsan yapı açısından Salih olarak yaratıldı. Bu nedenle kötülükler dünyasında yabancı olarak yaşaması zordur. Kötülüklerde insan rahat etmez.
Bununla birlikte birçok insanın, günahların keçi boynuzuyla Allah’a yabancı olarak yaşadıklarını biliyoruz. Hayatlarını değiştirmeden karanlığın pençesinde kaldılar. Bu nedenle küçük oğulu etkileyip tövbe etmeye veya babasına dönmeye sevk eden esas sebep şuydu: Şefkatli Baba. Mutlaka bu oğul gurbette, hiç kimsenin kendisine bir keçi boynuzu bile vermediği o ortamda, babasının sevgisini ve inayetini anımsadı. Bu tatlı göksel gerçek, yorgun ve bitkin olan bu oğulun eklemlerine, kalkıp dönmesi için hayat verdi.
Tövbe kapısı budur. Tanrısal sevginin dökülüşü ve baba sevgisinin taşmasıdır. İlahi şefkat uzaklaşan herkes için yaralayıcıdır. Allah’ın keskin kılıcı, sonsuz sevgisidir. Altıncı Saat Efşininde dua ettiğimiz gibi: «Şefkatinle bizleri yarala» İnsana yaşam veren hakiki hayatın ekmeği İlahi Sevgidir.
Bu beşeri aklımızla Mesih’in şu sözlerini düşünelim: Ey yorgunlar ve yükü ağır olanlar bana gelin, size rahat veririm. Bu sözleri düşünürsek Mesih’in bir başka şeyi ima ettiğini idrak ederiz. Oda şudur: Geliniz ey yorgunlar geliniz ki ben rahat edeyim. Madem ki biz rahat değiliz o halde Allah’ta yorgundur. Gerçek hayatımızın saygınlığından uzaklaştığımızda ve iyi olmadığımız zaman yalnız bizler acı içinde olmuyoruz. Allah’ta acı içinde oluyor. Hatta O’nun acısı bizimkinden daha büyüktür.
Bizler günah işleyip uzaklaştığımızda Allah bizden ne hesap ne de intikam ister. Aksine kıskançlığa düşer. Çünkü Allah, baba sevgisiyle sahiplendiği yarattıklarına karşı kıskanç bir ilahtır. Ve onun yaşamasını ister.
Bugün okuduğumuz Risalede Resul Pavlus şöyle diyor: Sizler Allah’ın diri olan heykelisiniz. Rabbimiz İsa Mesih bu heykel karşısındaki tavrını şöyle açıkladı: Evinin kıskançlığı beni yedi. Bizler Allah’ın heykelleriyiz ve Allah’ta bu heykellere karşı kıskançtır. Bunun için günah işlediğimizde Allah bizi arar.
Allah’ın sevgisi gizemlidir ve tövbenin kapıları büyüktür. Günaha düştüğümüzde, Allah’ın büyük bir sevgi olduğunu ve bize cezayla karşılık vermeyeceğini idrak edelim, günahın artması durumunda tövbenin artacağını idrak edelim. «Bana tövbe kapılarını aç ey hayat veren» İşte tövbe kapısı budur: İlahi sevgi ve kıskançlık.
Beşeriyet tarihinde Göksel Baba hakkında bildiğimiz budur. Ve esas konusu: Kaybolan insan yalnız saygın olmakla kalmayıp ilahi kıskançlık ile de aranır. Allah sevgisi onu sonuna kadar takip eder. O kadar ki, bu uğurda biricik oğlunu kurban vermeye bile mecbur kalsa.Baba evimizden uzaklaştığımız her durumda günlük yaşamımızda ve hayatımızdaki olaylarda edindiğimiz deneyimler bunlardır. Bu tür olaylar çoktur ve bağışlanma da kolaydır. Yeter ki isteyelim. Süryani Aziz İshak şöyle der: Tövbe, günahtan nefret etmektir. Günahtan nefret et ki Allah’ın rızasını yapmış ve onunla barışmış olasın.
Duanın her anında edindiğimiz tecrübe budur. Sessizce ve dua ederek şu soruyu sorsak : Uzaklara gittikten sonra onu, zihninde, yüreğine ve duasına dönmeye sevk eden neydi? Şöyle cevap verirdi:
Mesih orada bekliyor ve bana sözü var. Mesih’in bu kalbe olan kıskançlığı onu yedi.
Allah ile buluşmanın sırrı, Ondan uzaklaştıktan sonra, Baba kapıda, boynumuza sarılıp bize barış öpücüğünü vermeyi bekliyordur.
«Kalkıp babama gideyim ve ona şöyle söyleyim….»
Döneyim çünkü beni bekliyorsun, döneyim çünkü sevginin dökülüşü beni yaraladı. Amin.

KAYBOLAN AKILLI EVLAT PAZARI


KAYBOLAN AKILLI EVLAT PAZARI




EY ŞEFKATLİ BABA SANA KARŞI SUÇ İŞLEDİM TÖVBEMİ KABUL ET VE BENİ İŞÇİLERİNDEN BİRİ OLARAK SAY.

AZİZ LUKA İNCİLİNDEN ALINAN SÖZLER;

İncil : Luka : 15 ; 11 – 32

11Rab şu simgesel öyküyü söyledi: Bir adamın iki oğlu vardı.12Bunlardan küçüğü babasına, ‘Baba, varlığından payıma düşeni bana ver’ dedi. O da varlığını onların arasında böldü.
13“Aradan çok geçmeden, küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye göç etti; orada aşağılık bir yaşama dalarak neyi varsa saçtı savurdu. 14Elindeki her şeyin altından girip üstünden çıktıktan sonra, ülkeye kırıcı bir kıtlık geldi. O da yoksulluk çekmeye başladı. 15Gitti, ülkenin yurttaşlarından birine yanaşma oldu.
Adam da onu çiftliklerindeki domuzları gütmeye saldı.16Delikanlı domuzların
yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmak istediyse de kimse ona bir şey vermedi.
17“Aklı başına gelince, kendi kendine, Babamın bir sürü emekçisinin iyice yiyip doyduktan sonra artakalan ekmeği var” dedi, “Oysa ben burada kıtlıktan
kırılıyorum. 18Kalkıp babama gideyim, göğün katında ve senin önünde günah
işledim, baba, diyeyim.19Bundan böyle oğlun olmaya yaraşır biri değilim. Bana emekçilerinden biri gibi davran!”
20“Kalkıp babasının yanına vardı. O da çok uzaktayken, babası onu görüp acıdı. Koşup boynuna sarıldı, derin özlemle onu öptü.21Oğul da ona, “Göğün katında ve senin önünde günah işledim, baba” dedi,
“Bundan böyle oğlun diye tanınmak bana yaraşmaz .”
22“Ama baba uşaklarına böyle buyruk verdi: Çabuk olun. En seçkin giysiyi getirip ona giydirin. Parmağına yüzük takın. Ayaklarına pabuç geçirin. 23Besili danayı buraya getirip boğazlayın. Yiyelim, eğlenelim.
24Çünkü bu oğlum ölüydü, şimdi yaşıyor; yitikti ama bulundu.” Ardından başladılar eğlenmeye.
25“Bu arada adamın büyük oğlu çiftlikteydi. Dönerken evine yaklaşınca çalgı ve dans sesleri duydu. 26Uşaklardan birini çağırıp bunların ne demek olduğunu sordu. 27O da, “Kardeşin geldi” diye yanıtladı, “Baban besili danayı boğazladı, Çünkü sağ salim ona kavuştu.”
28“Genç adam öfkelendi. İçeri bile girmek istemedi. Bunun üzerine, babası dışarı çıkıp ona yalvardı. 29Ama o, “ Bak bunca yıldır yanında çalışıyorum”
diye karşılık verdi, “Buyruğunu hiç dinlememezlik etmedim. Ama bir kez bile bana bir oğlak vermedin ki, ben de arkadaşlarımla birlikte eğleneyim. 30Oysa varlığını zinakar kadınlarla yiyip tüketen şu oğlun eve gelince, onun için besili danayı boğazladın!”
31“Baba, Oğlum, sen hep yanımdasın” dedi, “Varlığımın tümü senindir. 32Eğlenip sevinmek yerindedir. Çünkü bu kardeşin ölüydü, şimdi yaşıyor; yitikti ama bulundu.”

11 Şubat 2009 Çarşamba

PATRİK BARTHOLOMEOSUN RUSYA PATRİĞİ KİRİLOS'A KUTLAMA MEKTUBU


Patrik Bartholomeos Hazretlerinin, Rusya Patriği seçilen Kirilos'a gönderdiği kutlama mektubu.


İSTANBUL RUM PATRİKLİĞİ
Muhterem Moskova ve Tüm Rusya Patriği Kirilos,Bugün Kardeş ve seçkin Rusya Kilisesinin yeni lideri olarak lâyıkıyla seçilmeniz münasebetiyle, sizlere Patrikhanemizin ve şahsımızın kalbî selamlarını iletir; Rus Kilisesi’nin inancıyla takdir edilen halkını, mütevazı din adamlarını ve Kutsal Ruhun aydınlattığı dini önderlerini, kıskanılacak bir uyumla muhterem şahsınızı Patriklik makamına lâyık gördükleri için kutlarız.Uzun ve şanlı olmasını dilediğimiz Patriklik göreviniz süresince, günümüzün sarsılmış dünyasında, Tanrı’nın kutsiyeti ve Ortodoksluğun ortak şahadeti için birlikte uyum içinde çalışacağımıza inanmaktayız. Sizleri geleceğe doğru ortak yürüyüşümüzü kutsal ayinle kutlamak üzere önümüzdeki aylarda Ana Kiliseye beklerken, siz aziz kardeşimizi hasretle selamlarız.
İstanbul Rum Patriği I. Bartholomeos

10 Şubat 2009 Salı

FERİSİ VE VERGİCİ

Χρώμα  κειμένου
HaΧρώμα  κειμένουΧρώμα  κειμένουlep ve İskΧρώμα  κειμένουenderun Metropoliti Pavlos Yazıcı.
Ferisi: İsa Mesih döneminde dindar bir Yahudi mezhebidir. Bu mezhepten olanlar Kutsal Yasaya ve yüzyıllar boyu yasaya dayandırılan kurallara sıkı sıkıya bağlı yaşayanlardı.
(Ferrisiliğin İbrası ve Vergiciliğin Çırpınışı)

“Fakat göğsüne vurup şöyle diyordu: Ey Allah’ım ben günahkara acı.”

İncilin bu bölümünde Mesih bize iki tezat kişilik olan Ferisi ve Vergici’yi izah ediyor. İlki insanların gözünde ikincinin aksine imanlı bilinir. Halbuki ferisi kibirliydi. Yaptıklarıyla kendini aklamaya çalıştı. Vergici ise çırpınarak gitti ve Allah’tan kendisine acımasını, merhamet etmesini istedi. Ferisilik ibadetin kanseridir. Ölümcül hastalıktır. Ama vergicinin ruhu yaşam veren bir afiyettir ve gerçek bir ibadettir.
O halde gerçek iman nedir? Gerçek doğruluk ve aklanma nedir? Sonuç olarak doğruluğa nasıl sahip oluruz ve bunun yolu nedir? Tapınak terazisi üzerine Mesih’in iki insan karşılaştırması boşuna değil Dua insanın içini keşfeder ve insanın gerçeğini yansıtır. İmanın sırrını Aziz Pavlus Mesih’in insan oluşuyla sınırlar. İnsanın Allah ile düğünü ve O’nun la birliğidir.
Yaptıklarımız yalnızca bir sunuş amacı taşıyorsa somut işlerden öteye gitmez. Allah’ın hesapları gizlidir. Bu işlerimizi Allah ile birleşme amacıyla yaparsak o zaman bu işler gerçek faziletlere dönüşür. Bu ayrım Triyodio’nun başlangıcı olan bu en önemli ruhsal süre ve oruçta zaruridir.
Faziletler yaptığımız işler değildir. Aksine kutsal ruh’un bizdeki eylemleridir. Dar anlamda ruhsal hayat bugün kelimenin yaygın olan anlamıyla ahlaki yaşam değildir. Bizleri hareketlendiren ruhtaki hayattır. Ruhsal insan bedenini ruhuna diz çöktüren insandır. Ruhunu Kutsal Babanın ruhuna tabi kılan insandır. Bu insanın eylemleri doğrudur. Bu hayatın ürünüdür. Ve bu hayatın doğruluğu Allah ile olan diri alakadır. Onunla birlikteliktir.
Aziz Grigorios Palamas diyor ki: Allah için yapmadığınız her iş günahtır. Bu yüzden doğruluğun yolu yaptığınız işler ve eylemler değildir. Bu yol gerçek ezilmişliktir, geriye kalan ise Allah’ın bizde tamamıdır. Doğruluğumuzu gösteren şey Rab İsa ile olan irtibatımızın miktarıdır. Haç üzerindeki iki suçluda gördüğümüz budur.
Doğruluk kutsallıktır. Kutsallık ta tanrısallaşmadır. Tanrısallaşma ise ahlaki eylemler değildir, aksine yalnızca temiz yüreklilerle birlikte olan Allah ile birleşmedir.
Bu yüzden aklanmanın fiili yolu “ruhsal eğitim kitabının öğütlediği gibi” insanın kendini aklaması değil kendisini suçlamasıdır. Kendini beğenmek değil, eziklik duymaktır. Ferisi ve Vergici’nin her ikisi de beğeni duygusuna sahipti Ferisi kendisini beğeniyordu, vergici ise Allah’ın sevgisini ve merhametini beğeniyordu.
İnsanın kendini suçlaması “Gizli bir sağlıktır.”Ama insanın kendini aklaması ise “Saklı bir kanserdir”. İlki Mesih ile itaatkar bir şekilde buluşmamızda oluşur, oysa ikincisi bizi kendimizde bulur ve bizi hayatımız olan İsa Mesih’ten ayırır. Duralım ve vergici gibi dua edelim “Ey Allah’ım ben günahkara merhamet et ve acı”. İşte tövbenin kapıları bunlardır. Bundan başka bir kapıdan giren ise suçludur ve hırsızdır. Budur göğün kapısı . Amin.

FERİSİ VE VERGİ GÖREVLİSİ PAZARI





FERİSİ VE VERGİ GÖREVLİSİ PAZARI






KENDİSİNİ YÜKSELTEN ALÇALTILACAK
KENDİSİNİ ALÇALTANSA YÜKSELTİLECEKTİR.



AZİZ LUKA İNCİLİNDEN ALINAN SÖZLER;

İncil : Luka : 18 ; 10 – 14

Rab şu simgesel öyküyü söyledi;10“İki adam dua etmek için tapınağa gitti. Biri Ferisiydi,öbürü ise gümrük vergisi topluyordu.11Ferisi ayağa kalkıp kendi kendine şöyle dua etti: ‘Ey Tanrı, öbür insanlara kapkaççılara, aldatıcılara, zina işleyenlere, ya da gümrük vergisi toplayan şu adama benzemediğim için sana teşekkür ederim. 12Haftada iki kez oruç tutarım. Tüm kazancımın yüzde onunu veririm.’
13“Gümrük vergisi toplayan adam ise uzakta durup gözlerini göğe kaldırmak bile istemedi. Yalnız göğsünü dövüyor, ‘Ey Tanrım, ben günahlıya acı!’ diyordu. 14Size derim ki, ilki değil ama bu adam evine doğrulukla donanmış biri olarak döndü. Çünkü kendisini yükselten alçaltılacak, kendisini alçaltansa yükseltilecektir.



Bu pazardan itibaren Triyodion dönemi başladı. Triyodion nedir ? Triyodion bir kilisel dönemidir, Ferisi ve Vergi görevlisi pazarından başlayıp Paskalya bayramında biter.

Bu kilisel döneminin hedefi bizi Rabimizin Diriliş bayramını kutlamak için(Paskalya) manevi hazırlanmasıdır. Kilise Pederleri der ki Triyodion dönemi başladı yani tövbe ve manevi mücâdele de başladı. Hepinize iyi mücâdele diliyorum.
Ruhani.

3 Şubat 2009 Salı

PATRİK BARTHOLOMEOSUN GAZZE MESAJI


GAZZE ŞERİDİNDE YAŞANAN İNSANLIK DRAMI VE SİLAHLI SALDIRILARA YÖNELİK PATRİK BARTHOLOMEOS I HAZRETLERİNİN MESAJI

“İnsanlık tarihinin önemli kültür merkezlerinden biri olan Gazze'de yaşanan olaylar insanı utandırmakta ve adeta insanın donup kalmasına sebep olmaktadır. Ölenlerin çoğunluğunun çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşması akıl almaz bir durumdur. İnsanlık aleminin üyelerinin bu acıları yaşamasından derin acı ve teessür duymaktayım. Ne Gazze'de, ne de insanlık aleminin başka bölgelerinde bu tür acıların yüzyıllar boyunca devam etmesine izin verilmemelidir. Gazze'de yaşananlar karşısında tıpkı bir annenin oğlunu veya bir oğlun da annesini kaybettiği gibi acı ve teessür duymaktayım. Ancak sevgi duygusu dünya üzerinden savaşların yok olmasına sebep olabilir. Her türlü savaş karşısında Yüce Yaratıcı'ya olan sevgimizle ayakta durmak mecburiyetindeyiz.Yüce Yaratıcı'nın bize vermiş olduğu yüksek görev ve dini inanışımızla, din farkı gözetmeksizin bütün insanları kucaklamalıyız. Olayları değerlendirirken intikam tuzağına düşmeden hak ve hukuku gözeterek tarafsız olmak mecburiyetindeyiz.Halkımızdan beklentimiz, Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların el birliği ederek acı çeken Filistin halkının yaralarının bir an önce sarılması için maddi ve manevi her türlü yardımı yaparak onlara destek olmalarıdır”.

1 Şubat 2009 Pazar

PATRİARK KİRİLL RESMEN KOLTUĞUNA OTURDU


Rusya`nın 16. Patriarkı Kirill resmen koltuğuna oturdu

MOSKOVA(CİHAN)-
Rusya Patriarkı 2. Aleksi`nin Aralık`ta kalp yetmezliği nedeni ile hayatını kaybetmesinin ardından Salı günü genişletilmiş Konsey`de gerçekleşen seçimlerde yeni patriark olarak belirlenen Metropolitan Kirill Kurtarıcı İsa Kilisesi`nde düzenlenen ayinin ardından koltuğuna oturdu.
Düzenlenen ayine Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin`in yanı sıra binlerce inanan katıldı. Kirill, yaptığı açıklamada hayatında kilise ve tanrının dışında özel bir şey olmadığını söyledi. Kirill, günlük yaşamın içinde inançla ilgili konuların mutlaka öğrenilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Seromoninin Ortodoks halkları ve Rusya için tarihi bir gün olduğuna değinen Medvedev de, `Ortodoks dünyası için yeni bir dönem başlıyor. Kilise ve devlet arasında anlamlı ve yeni bir diyalog ve dayanışma sürecinin başlayacağına inanıyorum` dedi.
Rusya`nın farklı milletler ve dini inançları bulunan halklardan oluşan bir ülke olduğuna işaret eden Medvedev, Rusya Ortodoks patriarklığının özel bir misyonu olduğunu kaydetti.
Patriark 2. Aleksi döneminde kilisenin dış ilişkilerinden sorumlu olan Kirill`in yeni dönemde bin yıldır ayrı olan Vatikan`la ilişkileri geliştirmesi bekleniyor. Kirill`in seçilmesinden memnuniyet duyan Papa 16. Benedict, yeni Rus Patriarkı Kirill`e bir mesaj göndererek, Katolik ve Ortodoks dünyasının işbirliği ve diyaloğunun geliştirilmesi için gösterilen çabaya destek verdiğini açıkladı.
1991 yılında Sovyetler Birliği`inin dağılmasının ardından canlanmaya başlayan Rusya Ortodoks Kilisesi, 160 milyon inananı ile Vatikan`dan sonra dünyanın ikinci büyük kilisesi olarak biliniyor. 2. Aleksi Rusya Federasyonu`nda Ortodoks inananları Katolik yapma girişiminde bulundukları gerekçesi ile Vatikan`la sorunlu ilişkileri bulunuyordu. Ortodoks birliğinin kurulmasına önem veren 2. Aleksi, son olarak İstanbul`da düzenlenen Ortodoks toplantısına katılmıştı.
St. Petersburg doğumlu olan Kirill, birçok Rus entelektüel tarafından seviliyor. Ancak Kirill`in devlet işlerinde dinin daha etkin olması yönündeki talepleri laik çevre tarafından eleştiriliyor. Metropolitan Kirill ekonomik krizle ilgili yaptığı değerlendirmede, `Hayatımızdaki her kriz ilahi bir adalettir. İlahi adalet doğrularla yalanları birbirinden ayırıyor. Şu an karşılaştığımız ekonomik kriz küresel yapılan hataların sonucu. Bu Rusya`dan kaynaklanmadı, ancak onun soğuk nefesini hissediyoruz` açıklamasında bulunmuştu.
Kremlin`le yakın ilişkiler kurarak Kilise`nin yeniden canlanmasını sağlayan 2. Aleksi`nin devletle olan ilişkilerini Kirill`in de benzer şekilde yürütmesi bekleniyor. Kiril daha önce yaptığı açıklamalarında, kilise`nin devlet işlerinden tamamen ayrı olması ve Kremlin`in de hiçbir zaman kilisenin işlerine karışmamasını istemişti. Rusya Ortodoks dünyasının yeni dini lideri Salı günü gerçekleşen seçimlerde 700 kişilik genişletilmiş konsülde 508 oy almıştı.
Russia Today`de yer alan ankete göre, Rus halkının yüzde 70`i kendilerini Ortodoks Hıristiyan olarak tanımlıyor. On kişiden biri ayda bir kez ancak kiliseye gidiyor. Kendini Ortodoks olarak tanımlayanların yarısı da ayine katılmadıklarını kaydediyor. Milyonlarca Rus, dini, manevi yönü olan bir inanç sistemi olmasından çok, sosyal bir deklarasyon olarak görüyor.