28 Eylül 2009 Pazartesi

KUTSAL DAĞDA (AĞİON OROS) HASTALIĞA VE ÖLÜME NASIL KARŞI DURUYORLAR


Bir doktorun Kutsal Dağdan tecrübeleri...
Rahipler hastalığı nasıl karşılıyorlar? Sabırla ve tahammül ile. «Hastalık, Allahın ziyaretidir.» derler. Bir gün bir ihtiyar rahip bana söyledi; «Tanrı hastalığı bana göndermekle, demek beni hatırladı ve bana bir şey söylemek istiyor. O bilir. O bana verdi, O’da istediği zaman benden alacak» Ne söyleyebilirsin? İhtiyar rahip Evgenios diyor ki; «Tanrımız hastalığı 4 sebep için veriyor. Ebeveynlerimizin işlediği günahlar için, bizim işlediğimiz günahlar için, bizi sabra ve alçak gönüllülüğe alıştırmak için, ve dördüncü sebebi yalnız O bilir.» Elbette zorluluklarda vardır. Bir akşam geçen ilkbaharda muayenehaneye ihtiyar rahip Nikodimos sol avucunu yaralamış gelmiş, bakmayı ve temizletmeyi kabul etti yalnız yarayı dikmeye ve tetanoza karşı iğneyi kabul etmedi. « Meryem Ana ,beni ağır yaralanmamak için korudu O da beni iyileştirecek» dedi. Kutsal dağın muayenehanesinde ilk günlerde bulunduğum zaman ihtiyar rahip Yeremias geldi. Fazla konuşmadan bana söyledi:«Doktor kanserim var ilaçlarımı yazmaya geldim». Ben şaşırdım, kendime geldiğim zaman onu avutmaya çalıştım yalnız boşu boşuna… O’nun avutulmaya ihtiyacı yoktu çünkü zaten avutma O’nun içindeydi. «Doktorum şimdi iyiyim, kemiklerimde metastaz oldukça var, o zaman Tanrımıza dua et dayanmak için bana güç versin ». Çok ihtiyar rahiplerin işitme ve görme duyuları kuvvetlidir, onlarla oturmak ve sohbet etmek bana sevinç veriyordu, zira kendini başka bir adam hissedersin. Sana tecrübelerinden ve insanlığın ilminden takdim ettikleri bilgi yalnız değil. Sana başka bir hayatın huzurunun havasını geçiriyorlar. Onlara muayenehane ye yardım etmeye gidiyordum, doktorum zahmetin için sana vereceğimiz bir şey yok yanız bu akşam sana dua edeceğiz diyorlardı. Bunun en iyi ücretim olduğunu hissediyordum. Yalnız bu değildi, sanki bütün kalplerinden biraz şarap, biraz buhur ve bahçeden sebzeler ikram ediyorlardı. Genç rahipler aksine bize daha yakın, hastalığı daha az tetkik etmiş ve daha çok mantıklıdırlar. Çoğu yüksek tahsilli olup, muayenehaneye hastalandıkları zaman daha sık geliyorlar, benden daha bilimsel açıklama istiyorlar, sordukları sorular çoğu zaman beni derin araştırmaya yapmaya yöneltiyor, az değil ki onların önünde çok kez kitaplarımı açıp onlara daha geçerli bir cevap veriyordum ve bunu çok takdir ediyorlardı. Rahipler ölümü nasıl karşılıyorlar? Cesurca söyleyeceğim;korkusuzca ve aksine sevinçle karşılıyorlar. Birçok rahibin ölümünü gördüm hepsinin yaşları dolmuş, ve yaklaşık 80 yaş ve yukarı bu hayattan gidiyorlar. Üç ay önce Kutlumusiyu manastırına ait, inzivada yaşayan ihtiyar rahip Yusuf 108 yaşında öldü. Birgün önce manastıra gidip bütün rahiplerle veda etti. Aya Nikola inzivasında yaşayan ihtiyar rahip Prokopios 99 yaşında, yalnız yaşı ona görünmüyor yaz ve kış hep yalınayak dolaşıyor, hiç oturmaz tüm işleri yapar, özellikle terzilikle uğraşır, gözleri çok kuvvetli. Bana izlenim yapan şey ruhlarını teslim ederken bakarsın yüzlerinde bir dinginlik ve sakinlik var ve bu durum hepimize yayılyordu. Ölmeden önce ihtiyar rahipler onlara bakan genç rahiplere ruhani hayat üzerinde tavsive edip onlara dua edip kutsuyorlar. Çoğu ne zaman öleceklerini biliyorlar onun için bu sonsuz yolculuğa hazırlanırlar, ruhani baş rahibe itiraf edip kutsal Kominyon’u alırlar, herkesten bağışlanmalarını ve dualarını isteyip , ruhlarını Göklerdeki Pederimize teslim ediyorlar.Gittikleri zaman kendimizi daha fakir hissediyoruz. Kutsal Dağda rahipler böyle ölür, kendileriyle, Tanrıyla, herkesle ve her şey ile barışmış, görünmeyen azizlerdir hiç kimse onları bilmedi ve bilmeyecek.
Dr. İ.Karakasidis

11 Eylül 2009 Cuma



«Ardımdan gelmek isteyen, kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.»
Matta 16:24

8 Eylül 2009 Salı

Antakyalı Aziz İğnatius
Efeslilere Mektup, 2,2.5,2
Birliğin ahengi içinde.
Sizleri yücelten İsa Mesih’e her yönden şükretmeniz gerekir ki tek bir itaat duygusunda birleşerek, yani episkopos ve ruhbanlara bağlı kalarak her alanda, her bakımdan azizleşmeniz mümkün olsun.
Ben önemli bir kişiymişim gibi size emir vermiyorum, çünkü bu kurtarıcı isme bağlı olsam bile henüz İsa Mesih’te yetkinliğe ulaşmış değilim. Henüz şakirt olmaya başlıyorum ve sizlere aynı öğretimi paylaşan arkadaşlar olarak hitap ediyorum. Beni asıl sizin savaşa hazırlamanız gerekirdi, bana inanç, yüreklilik, sebat, sabır aşılayarak. Ancak, içimizdeki sevgi hakkınızda sessiz kalmama müsaade etmediği için, sizden önce harekete geçerek, sizleri Tanrı’nın tasarısı ile uyum içinde yaşamaya davet etmek istiyorum.
Çünkü hayatımız olan ve ondan ayrı düşmeyi düşünemediğimiz İsa Mesih, Pederin tasarısıdır. Tüm yerleşmiş episkoposların İsa Mesih’in görüşünde yer aldıkları gibi. Bu nedenle, episkoposunuzun görüşü ile uyum içinde yaşamanız gerekir. Zaten yaptığınız da budur. Haklı bir üne sahip, Tanrı’ya layık ruhbanlarınız, gitarın telleri gibi birbiriyle uyum içindedir. Böylece, duygu birliği ve sevgi ahengi içinde İsa Mesih’in övgüsünü okuyorsunuz. Her biriniz bir koro oluşturuyorsunuz, birliğin ahengi içinde, birlik içinde Tanrı’nın güftesini benimseyerek, tek bir sesle, İsa Mesih aracılığı ile Peder’e övgü okuyabilmeniz için.
O zaman Peder size kulak verecek ve yaptığınız iyi şeyler yüzünden sizleri Oğlu’nun uzuvları olarak tanıyacaktır. Bu nedenle Tanrı’ya her zaman paydaş olmak için kusursuz bir birlik kurmanızda fayda vardır.
Ben bile çok kısa bir zamanda episkoposunuzla, beşeri yönü olmayan, sadece tinsel bu denli bir yakınlık kurabildimse, ne mutlu ona böylesine bağlı olabilen sizlere! Kilise’nin İsa’ya, İsa’nın Pedere bağlılığının timsali bir bağlılık bu, şöyle ki her şey birlik içinde ahenk buluyor. Kimse yanılgıya kapılmasın. Her kim mabedin dışında kalırsa, kendini Tanrı ekmeğinden mahrum eder. İki inanan bir araya geldiğinde, duaları böylesine etkin olabiliyorsa, episkoposla tüm Kilisenin duasına ne demeli!
Episkopos ile birlik içinde, gerçek Hıristiyan olmak.
İgnatius, diğer adı ile Theophoros (Tanrı’yı taşıyan) tarafından İsa Mesih aracılığı ile Pederin inayetiyle kutsanan Kiliseye. Menderes kıyılarındaki Manisa Kilise’sini onun adına selamlıyor, ona Peder Tanrı ve İsa Mesih’te sonsuz mutluluklar diliyorum.
Birbirinize beslediğiniz sevginin Tanrı tasarısına tamamen uygun olduğunu işittiğim için, bunun bana verdiği mutlulukla sizlere İsa Mesih’e beslediğim iman içinde hitap etmek istedim. Taşıdığım zincirlere karşın Tanrı ihtişamına uygun bir adla onurlandırılmış bulunduğumdan, Kiliselerin övgüsünü okuyorum, ebedi hayatımızın İsa Mesih’in tenine ve ruhuna bağlı kalmalarını diliyorum. Her şeyin üstünde olan iman ve muhabbette birlik olmalarını diliyorum. En önemli tüm saldırılarına karşı koyup onlardan kurtulduktan sonra, Onun sayesinde rahipler Bassus ve Apollonius, yardımcısı diyakoz Zotion’ un aracılığı ile sizi görmek şerefine nail olduğum için, onun yanımda bulunmasını arzu ediyorum, çünkü o Tanrı’nın inayetiymiş gibi episkoposa, İsa Mesih’in töresiymiş gibi de ruhban topluluğuna itaat etmektedir.
Episkoposunuzun gençliğini istismar etmemeniz gerekir. Aksine, Peder Tanrı’nın kudreti uğruna ona elinizden gelen saygıyı gösteriniz. Çünkü saygıdeğer rahiplerinizin episkoposun genç yaşından faydalanmadıklarını biliyorum. Tanrısal ihtiyatın yönlendirdiği kişiler olarak ona tabi olmaktadırlar, daha doğrusu, ona değil, cemaatin episkoposu ve koruyucusuna, İsa Mesih’in babasına. Bizi sevmiş olan bu Peder’e hürmet olarak hiçbir art düşünce taşımadan itaat gerekir. Çünkü kişi bir şeyi gizlediğinde, gözle görünen episkoposu değil, gözlere gizli kalan episkoposu yanıltmaya yeltenir. Bu tür bir davranışın muhatabı insan değil, gizlileri bilen Tanrı’dır.
Bu nedenle Hıristiyan adını taşımak yetmez, Hıristiyan olmak gerekir. Bazıları episkoposun adını ağzından düşürmez, ama her şeyi o yokmuş gibi yapar. Bu insanların vicdanının müsterih olacağını sanmıyorum, çünkü toplulukları meşru olmadığı gibi Tanrı buyruğuna da uygun değildir. Çünkü her şeyin bir sonu vardır ve işte önümüzde ölüm ve hayat ve herkes ait olduğu yere gitmelidir. Bunun için de iki akçe vardır; Tanrı akçesi ve dünya akçesi ve her biri kendine özgü bir işaret taşır. İnanmayanlar bu dünyanın işaretini, sevgi içinde olan inananlar ise İsa Mesih aracılığı ile Peder Tanrı’nınkini taşır. İsa Mesih inayeti ile, cefasına paydaş olmak için özgürce ölmeye karar vermezsek, O’nun hayatını içimizde taşımayız.